Altın Silsile

Birbirine icâzet vermek suretiyle Tarîkat-ı Aliyye’nin muhafazasını ve sonraki nesillere ulaşmasını sağlayan meşâyihin isimlerinden müteşekkil bu listeye, “silsilenâme” denilir.

Nakşibendi Tarikatı’nda Peygamberimiz’den (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) günümüze kadar gelen silsileye, Silsile-i Aliye-i Nakşibendiyye ve Silsileyi Zeheb yani Altın Halka denir.

Aşağıda yer alan silsilenâme; Pir Muhammed Küfrevi’nin, Nakşibendî tarikatının Hâlidiyye koluna nispetini içermekte ve Peygamber Efendimize (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ulaşan manevî nesebini ihtivâ etmektedir.

Silsilenâmede yer alan sadatların kim olduklarını ve hayatlarını aşağıdaki isimlere tıklayarak tanıyabilirsiniz.

Allah onların sırlarını aziz ve mübârek etsin.
 
  1. Hazret-i Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem- [571 – 632]
  2. Hazret-i Ebûbekir Sıddîk -radıyallâhu anh- [573 – 634]
  3. Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh- [v. 654]
  4. Kâsım Bin Muhammed -rahmetullâhi aleyh- [650 – 725(?)]
  5. Câfer-i Sâdık -rahmetullâhi aleyh- [699 – 765]
  6. Bâyezîd-i Bistâmî -rahmetullâhi aleyh- [777 – 848]
  7. Ebû’l-Hasan Harakānî -rahmetullâhi aleyh- [963 – 1033]
  8. Ebû Ali Fârmedî -rahmetullâhi aleyh- [1010 – 1084]
  9. Yûsuf Hemedânî -rahmetullâhi aleyh- [1049 – 1140]
  10. Abdülhâlık Gucdüvânî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1179-1220]
  11. Muhammed Ârif Rîvgerî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1237]
  12. Mahmûd Encîrfağnevî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1286]
  13. Ali Râmîtenî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1315-1321]
  14. Muhammed Baba Semâsî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1335]
  15. Seyyid Emîr Külâl -rahmetullâhi aleyh- [1281 – 1370]
  16. Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibend -rahmetullâhi aleyh- [1318 – 1389]
  17. Alâüddîn Attâr -rahmetullâhi aleyh- [v. 1400]
  18. Yâkub Çerhî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1447]
  19. Ubeydullah Ahrâr -rahmetullâhi aleyh- [1404 – 1490]
  1. Muhammed Zâhid -rahmetullâhi aleyh- [v. 1529]
  2. Derviş Muhammed İmkenegî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1562]
  3. Hâcegî Muhammed İmkenegî -rahmetullâhi aleyh- [1512 – 1600]
  4. Muhammed Bâkī Billâh -rahmetullâhi aleyh- [1564 – 1603]
  5. İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Sirhindî -rahmetullâhi aleyh- [1564 – 1624]
  6. Muhammed Mâsûm Sirhindî -rahmetullâhi aleyh- [1599 – 1668]
  7. Muhammed Seyfüddîn Sirhindî -rahmetullâhi aleyh- [1639 – 1684]
  8. Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1722]
  9. Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân -rahmetullâhi aleyh- [1701 – 1781]
  10. Abdullah Dehlevî -rahmetullâhi aleyh- [1743 – 1824]
  11. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî -rahmetullâhi aleyh- [1779 – 1827]
  12. Seyyid Tâhâ el-Hakkârî -rahmetullâhi aleyh- [v. 1853]
  13. Seyyid Muhammed Küfrevi (kuddise sirruh)
  14. Seyyid Abdulhadi Küfrevi (kuddise sirruh)
  15. Seyyid Abdulbaki Küfrevi (kuddise sirruh)
  16. Seyyid Nesim Küfrevi (kuddise sirruh)
  17. Seyyid Cesim Küfrevi (kuddise sirruh)
  18. Seyyid Mustafa Küfrevi (kuddise sirruh)
  19. Seyyid Zülküf Küfrevi (kuddise sirruh)
  • Muhammed (s.a.v.) 571 yılında Mekke’de doğdu.
  • Doğmadan önce babası Abdullah’ı; 6 yaşındayken annesi Âmine’yi kaybetti.
  • Sonra dedesi Abdulmuttalib’in himayesine girdi. Dedesinin vefatından sonra amcası Ebû Talib’in yanında yetişti.
  • Küçük yaşlardan itibaren ticarete atıldı.
  • Mekke’de yaşayan ve puta tapan insanlara karşı çıktı.
  • Peygamber olmadan önce insanlar arasında güzel ahlakı, dürüstlüğü, adâleti ile tanınarak “el-Emîn: En emniyetli kişi” sıfatını aldı.
  • 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlendi. Hz. Hatice’den Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma adında 6 çocuğu oldu. Kasım ve Abdullah küçük yaştayken vefat etti.
  • Ara sıra yanına azığını alarak Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda inzivaya çekilirdi. 610 senesinde Ramazan ayının 17. günü (İbn-i Sa’d, I, 194.) diğer rivayete göre 27. günü (Kurtubî, XVI, 124) Hira Mağrası’da vahiy meleği Cebrail (a.s.) geldi ve ona ilk vahiy “oku” emrini verdi. Böylece Hz. Muhammed‘e (s.a.v.) 40 yaşında peygamberlik verilmiş oldu.
  • Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, tebliğe en yakınlarından başladı. O’na ilk eşi Hz. Hatice sonra kızları iman etti. Ardından Hz. Ali daha sonra Zeyd bin Harise ve Hz. Ebubekir iman etti.
  • İnsanlar arasındaki eşitsizliği gideren, adaleti gözeten İslam dini daha çok fakir insanlar ve köleler arasında kabul gördü. Müslümanların sayısını günden güne arttı.
  • İlk Müslümanlar Mekkeli putperestlerin hakâret, alay, eziyet, işkence ve boykot gibi kötü tavır ve davranışlarına mâruz kaldı.
  • Müslümanlar Mekke’de oturamayacak hâle geldikleri zaman Allah’ın izniyle Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ve ashabı 622 senesinde Mekke’den Medine’ye hicret etti. Hz. Ebubekir, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in yol arkadaşı oldu.
  • Medineli Müslümanlar (Ensar) Mekkeli muhacirleri çok iyi karşıladılar. Ensar ile muhacirler kardeş ilan edildi. Böylece Medine İslam Devleti kuruldu. İslam Devleti’nin kurulmasıyla müşrikler Müslümanlara saldırmaya başladı.
  • 624 yılında müşriklerle yapılan ilk savaş olan Bedir Savaşı’nı Müslümanlar kazandı.
  • Mekkeli müşrikler Bedir Savaşı’nın intikamını almak için Medine üzerine yürüdüler. 625 yılında yapılan Uhud Savaşı’nda Peygamberimizin (s.a.v.) görevlendirdiği okçuların yerini terk etmesiyle Hz. Hamza ile birlikte 70 sahabe şehit oldu.
  • İki taraf birbirine üstünlük kuramadığı için Mekkeli müşrikler büyük bir güç toplayarak tekrar Medine üzerine yürüdüler. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bunu haber alınca Selman-ı Farisi’nin tavsiyesi ile Medine’nin etrafına hendekler kazdırdı. 627 yılında yapılan Hendek Savaşı’nda müşrikler kayıplar vererek çekildiler.
  • 628 yılında Müslümanlar hacca gitmeye karar verdiler. Bundan tedirgin olan Mekkeliler Müslümanlara izin vermek istemediler. 628 yılında imzalanan Hudeybiye Anlaşması ile Mekkeli müşrikler Müslümanların varlığını resmen tanıdı.
  • 628 yılında Müslümanlar Hayber’i fethetti. Hayber’in fethi ile Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçti.
  • Müslümanlar, Bizans ile ilk kez 629 yılında Mute’de savaştılar.
  • 630 yılında Mekke’nin fethi gerçekleşti. Mekke’nin fethinden sonra Arap yarımadası hızlı bir şekilde Müslümanların kontrolü altına girdi. Müslümanlar ve putperest Arap kabileleri arasında 630 yılında gerçekleşen Huneyn Savaşı’nı Müslümanlar kazandı.
  • Hz Muhammed’in (s.a.v.) son seferi ise 630 yılında Tebük’e oldu.
  • Muhammed (s.a.v.) son kez Müslümanlarla beraber 632 yılında hacca gitti ve buna Veda Haccı adı verildi. Peygamberimiz (s.a.v.), bu hacdaki Veda Hutbesi’nde 100 bin Müslümana hitap etti.
  • Muhammed (s.a.v.) 632 yılında Medine’de vefat etti.

Hulefâ-i Râşidîn’in ilkidir. Ümmü’l-Hayr lâkabıyla tanınmıştır. “Aşere-i Mübeşşere (cennetle müjdelenen on sahâbî)’nin ilkidir. Peygamber Efendimiz’in kayın pederi, Hazret-i Âişe vâlidemizin babasıdır. Hazret-i Ebû Bekir, Peygamber Efendimiz’den 2 yıl 3 ay küçüktür. M. 573 yılında dünyâya gelmiştir. 38 yaşında müslüman olmakla şereflenen Hazret-i Ebû Bekir Peygamber Efendimiz’in vefât ettiği gün halîfe seçilmiştir. Hilâfeti iki sene üç ay on gün sürmüş, 63 yaşında iken hicretin 13. senesi M. 634 7 Cemâziye’l-âhir Pazartesi günü hastalanmış ve onbeş gün sonra vefât etmiştir. Cenâze namazını Hazret-i Ömer kıldırmış ve Peygamber Efendimiz’in bulunduğu Hücre-i Se‘âdet’e defnedilmiştir.

Aslen İran’lı olup, Isfahan yakınında bir köyde dünyâya gelmiştir. Gençliğinde mecûsî iken, hiristiyan râhipleriyle tanışıp mecûsîliği terketmiş, hiristiyan olmuştur. Şam’da bir râhipten aldığı işârete binâen Medine’ye gitmiş ve Peygamberimiz’in hicretinden sonra müslüman olma şerefine nâil olmuştur. Hazret-i Ömer zamânına kadar Medine’den ayrılmamış, O’nun zamânında İran fethine katılmış ve bu fetihle Medâyin şehri alınınca, Hazret-i Ömer Selmân-ı Fârisî Hazretleri’ni bu şehre vâli tâyin etmiştir. Medâyin’de sâde bir hayat süren Selmân-ı Fârisî Hazretleri, Hazret-i Osman devrinde hastalanmış, hastalık neticesi hicretin 35. se-nesinde M. 655 de vefât etmiştir.

640 târihinde dünyâya gelmiştir. Hazret-i Ebû Bekir’in torunu olup Tâbiîn’in büyüklerindendir. Kasım b. Muhammed, Selmân-ı Fârisî’nin sohbetlerinde yetişmiş, İmâm-ı Câfer-i Sâdık da feyzini bu yüce zâttan almıştır. Mekke ile Medine arasında Kudeyd denilen yerde 725 senesinde vefât etmiştir.

Hazret-i Hüseyn’in torunu olan Muhammed Bâkır’ın oğludur. M.702’de Medine-i Münevvere’de dünyaya gelmiştir. Doğruluğuna alem olarak kendisine “Sâdık” lâkabı verilmiştir. İmâm-ı A ‘zam’da , Ca‘fer-i Sâdık’ın ders halkasına girenlerdendir. Ca‘fer-i Sâdık M. 765’de 65 yaşında Medîne’de vefât ederek babasının kabri yanına defnedilmiştir.

İsmi Tayfur b. Îsâ b. Âdem b. Sürûşân’dır. M. 777’de İran’ın Horasan eyâletinde bulunan Bistam kasabasında dünyâya gelmiştir. 30 yıl Şam ve etrafında dolaşarak riyâzetle meşgul olmuş, yüze yakın velî ile görüşmüştür. Tasavvufta üstâdı Ebû Ali es-Sindî’dir. İmam Ca‘fer-i Sâdık’ın mâ‘nevî nîmetlerinden de geniş ölçüde istifâde etmiştir. Hicretin 234. yılında Şa‘ban ayının 15. günü vefât etmiştir. Türbesi Bistâm’dadır.

Künyesi Ebu’l- Hasen olup, ismi Ali bin Câfer’dir. Bistâm’ın bir kasabası olan Harakan’da M. 963’de dünyâya gelmiştir. Tasavvufta intisâbı Sultânü’l-Ârifîn Bâyezîd-i Bistâmî’yedir. O’nun vefâtından çok sonra gelmiş olmasına rağmen, terbiyeleri Bâyezîd-i Bistâmî’nin rûhâniyetlerindendir. M.1034 yılında, vefât etmiştir.

Adı Ali, künyesi Ebu’l-Kasım’dır. Tasavvufî terbiyesini daha ziyâde Şeyh Hasan Harakanî’den alarak, bu zâttan icâzetle, halîfesi olarak göreve devam etmiştir. Silsilesi Seyyidü’t-tâife Cüneyd-i Bağdâdî’ye erişir. Ebu’l Kasım Gürgânî hicretin 450. yılında vefât etmiştir. Yetiştirdiği talebeleri içinde Ebû Ali Fâremedî en meşhûrlarından olup, icâzetli halîfelerindendir.

1048 târihinde Hemedan’da dünyâya gelmiştir. İsmi Yûsuf b. Ebû Ya‘kub Hemedânî olup, künyesi Ebû Ya‘kub’dur. İmâm-ı Âzam’ın neslindendir. 18 yaşında iken Bağdat’a giderek Mevlânâ Ebû İshak’tan fıkıh, hadis ve tefsir ilimlerini öğrenmiştir. Tarîkat hırkasını Ebû Ali Fâremedî’den giymiştir. Abdülkadir Geylânî’den de feyz almıştır. Bir müddet Bağdat’ta, daha sonra da İsfahan’da tahsîlini tamamlamış ve Ebû Ali Fâremedî’nin hizmetinde yüksek derecelere ulaşmıştır. Bağdat, Isfahan, Irak, Horasan, Semerkand ve Buhâra’da ulu pîrlerden feyz alıp, kendisi de vaaz ve nasîhatlerle halka hizmette bulunmuş olup M. 1140 târihinde vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Merv ‘dedir.

Yûsuf Hemadânî’nin halîfesi olup, Hâcegân silsilesinin başıdır. Kaynaklarda doğum târihine âit bir kayıt yoktur. Buhâra’ya altı kilometre mesâfede bulunan Gucdevan köyünde dünyâya gelmiştir. Yirmi yaşında iken Hâce Yûsuf Hemedânî’ye intisâb etmiş olup, sebeb-i necâtı Hızır aleyhisselamdır. Yûsuf Hemedânî’nin sohbet ve dersleriyle kemâle ermiştir. M. 1182 veya 1192 yılında Gucdevan’da vefât etmiştir.

Hâce Abdülhâlık Gucdevânî’nin en büyük halîfesidir. 1067 târihinde Buhâra yakınlarındaki Rivger kasabasında dünyâya gelmiştir. Vefâtına kadar Abdülhâlık Gucdevânî’nin hizmetinden ayrılmamıştır. O’nun vefâtından sonra yerine geçip uzun yıllar irşâd ve talebe yetiştirmekle meşgûl olmuştur. Uzun ömürlü olan Ârif-i Rivgerevî M. 1315 târihinde Rivger kasabasında vefât etmiştir.

Hâce Ârif-İ Rivgerevî’nin mümtâz ashâbından ve halîfelerindendir. Buhâra’nın Fağne köyünde dünyâya gelmiştir. Yerine talebesi Ali-yi Râmitenî’yi tâyin ederek M.1315 veya 1317 yılında vefât etmiştir. Mâverâünnehir beldesinin Tûr-i Sînâ gibi mukaddes bir yer olmasına vesîle olan, orayı nurlandıran bu yüce zâtın kabr-i şerîfi Buhâra’dadır.

Buhâra’ya 15 km. mesâfede olan Râmiten kasabasında dünyâya gelmiştir. Lâkabı “Hâce Azîzân” dır. Vefât edeceğinde yerine küçük oğlu, Hâce Muhammed’i bırakarak M. 1328’de Harzem şehrinde vefât etmiştir.

Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Buhâra ve Râmiten arasında bulunan Semmas köyünde dünyâya gelmiştir. Vefâtına kadar irşâd vazîfesini deruhte etmiş ve Emir Gülâl, Bahâeddin Nakşibend gibi yüksek şahsiyetlerin yetişmesine vesîle olmuştur. M. 1354 târihinde vefât etmiş olup kabr-i şerîfi Semmâs’tadır. Kendisine ser-halka-i hâcegân (Hâcegân halkasının reisi) denilmiştir.

Hazret-i Hüseyin’in sulbündendir. Buhâra’nın Sûhârî kasabasında M.1284’de dünyâya gelmiştir. Hâce Bahâüddin’nin sohbet nisbeti, tarîkat yolunun âdâbı, telkin zikri bu zâttandır. Muhammed Bâbâ Semmâsî’nin vefâtından sonra yerine geçmiş ve irşâd vazifesini deruhte etmiştir. M. 1370 târihinde Sûhârî’de vefât etmiş olup, kabr-i şerîfi oradadır.

1318 târihinde, Buhâra’ya 5 km. kadar uzaklıkta bulunan Kasr-ı Ârifan’da dünyaya gelmiştir. Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsî, kendilerini oğulluğa kabul etmiştir. Yedi sene Emir Gülâl’ın sohbetinde bulunmuş, tarîkat âdâbını öğrenmiştir. Nakşibend Hazretleri Abdülhâlık Gucdevânî’nin rûhâniyetinden de sonsuz derecede istifâde etmiştir. Emir Gülâl’in vefâtından sonra baş halîfesi olarak irşâd vazîfesini yerine getirmiştir. M. 1389 târihinde Kasr-ı Ârifân’da Rebîü’l-evvel ayının üçünde Pazartesi günü vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi oradadır.

İsmi Muhammed b. Muhammed el-Buhârî’dir. Lâkabı Alâüddin’dir. Bahâüddîn Nakşibend’in vefâtı üzerine bütün mürîdân Alâeddin Hazretleri’ne biât etmişlerdir. Buhâra’da 10 yıl irşâd faaliyetinde bulunduktan sonra 28 Şubat 1400’de hastalanmış ve on sekiz gün sonra da vefât etmiştir.

Hâce Alâüddin Attar’ın ulu ashâbından fazîletli halîfelerinden ve seccâdesine oturanlardandır. İsmi Ya‘kub b. Osman b. Mahmud’dur. Zâhirî ilimde yetiştikten sonra tasavvuf ilminde de önce Bahâüddin Nakşibend, daha sonra da onun halîfesi Alâüddin Attar Hazretleri’nin sohbetinde yetişmiştir. O’nun en başta gelen talebesi ve halîfesi Ubeydullah-ı Ahrâr’dir. M.1447 târihinde vefât etmiş olan Ya‘kub-i Çerhî’nin kabr-i şerîfi Halfeto köyündedir.

1403 senesinde Taşkent’te dünyâya gelmiştir. Tasavvuf ilmindeki hocası Ya‘kub-i Çerhî Hazretleri olup, O’nun sohbetiyle kemâle ermiştir. Hz. Îsâ’nın rûhâniyetinden de istifâde etmiştir. Ya‘kub-i Çerhî Hazretleri’nin vefâtından sonra ye-rine geçmiş ve talebe yetiştirip halkı irşâd ile meşgul olmuştur. M. 1493 târihinde Rebiü’l-evvel ayının sonunda cumartesi günü Semerkand’ın Kemânkerân köyünde vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Semerkand’dadır.

Türkistan’da yetişen büyük velîlerdendir. İsmi Muhammed b. Burhâneddîn’dir. Ömrünü İslâm dîninin emir ve yasaklarını öğrenmek ve öğretmek, insanların dünya ve âhirette se‘âdete kavuşmaları için sarfetmiş olan Muhammed Zâhid M. 1529 yılında vefât etmiştir. Kabr-işerîfi Semerkand’a bağlı Hisar’ın Vahş, köyündedir.

Kâdî Muhammed Zâhid ’in halîfesidir. Hızır aleyhisselâm’ın işâreti üzerine Muhammed Zâhid’e intisâb etmiştir. İcâzet aldıktan sonra Semerkand’da insanları irşâd ile meşgul olmuştur. Talebelerini yetiştirme ve olgunlaştırmada hârikulâde bir meleke ve kutsal kudrete sâhip olan Dervîş Muhammed M.1562 târihinde vefât etmiştir. Kabri Bister’e bağlı Darferar isimli yerde olup, talebesi ve halîfesi oğlu Hâce Muhammed Emkinegî’dir.

1512 târihinde Buhâra’nın İmkene kasabasında dünyâya gelmiştir. Derviş Muhammed’in oğludur. Zâhirî ve bâtınî ilimleri babasından öğrenmiştir. Tasavvufta ilim sâhibi ve mütehassıs bir kimseydi. Vefâtına kadar hizmet ile meşgul olmuş, talebe yetiştirmiştir. Hâce Bâkîbillah’In baş halîfesidir. Hâcegî Hazretleri M. 1599 târihinde doksan yaşlarında iken İmkene’de vefât etmiştir.

1563 târihinde dünyâya gelmiştir. İmâm-ı Rabbânî’nin hocasıdır. Her hâli ile örnek insan olan Bâkîbillah Hazretleri 1603 târihinde Cemâziye’l-evvel ayının 26. pazartesi günü 40 yaşında vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Delhi’de Kutabrol denilen yerdedir.

Hindistan’da yetişen meşhûr İslâm âlimi olup ismi Ahmed bin Abdü’l-Ehad bin Zeyne’l-âbidin’dir. M. 1563 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde dünyâya geldi. Hazret-i Ömer’in sulbünden olduğu için “Fârûkî” nesebiyle anılmıştır. Tahsîlini 17 yaşında tamamlamıştır. İmâm-ı Rabbânî Nakşibendî tarîkatında, Hâce Muhammed Bâkibillah’ın halîfelerindendir. M. 1624’de Serhend’de 63 yaşında vefât etmiştir.

1599’da Hindistan’ın Serhend şehrine iki mil uzakta bulunan Mülk-i Hayder mevkiinde dünyâya gelmiştir. İmâm-ı Rabbânî’nin ortanca oğludur. Muhammed Ma‘sûm M. 1668 târihinde Serhend’de vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi, babası İmâm-ı Rabbânî’nin türbesinin birkaç metre kuzeyindedir.

Hindistan’ın büyük velîlerindendir. M.1639 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde dünyâya gelmiştir. İmâm-ı Rabbânî’nin torunudur. Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî’nin yetiştirdiği talebelerin en büyüğü ve kâmili olup 1684 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde vefât etmiştir. Kabr-işerîfi babası Muhammed Ma‘sûm’un türbesi yakınındadır.

Hindistan’ın Bedevân şehrinde dünyâya geldi. İmâm-ı Rabbânî’nin torunudur. Gramer, mantık, meânî hadis ve tefsir ilimlerinde söz sâhibidir. Seyyid Nûr Muhammed Hazretleri M. 1722 târihinde yerine Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ı bırakıp vefât etmiştir. Türbesi Hindistan’ın Delhi şehrinin güney tarafındadır.

1699 târihinde Ramazan ayının onbirinde cuma günü dünyâya gelmiştir. İsmi Şemseddin Habîbullah’dır. Seyyid Nûr Muhammed, Şemseddin Habîbullah’a “Sende Allahü Teâlâ ve Rasûlüne karşı muhabbet yüksek derecededir. Bizim yolumuz, senin teveccühlerinle yayılacak. Sana Şemseddin Habîbullah ismi verildi” buyurmuştur. Seyyid Nûr Muhammed’in sohbetine dört yıl devam eden ve netîcede icâzetini alarak vazîfesine başlayan Şemseddin Habîbullah M.1781’de evine giren üç Moğol askerinin saldırısı sonucu şehÎd edilmiştir.

Hindistan’da yetişen âlimlerin büyüklerindendir. M.1745’de Hindistan’ın Pencab şehrinin Bidâle kasabasında dünyâya gelmiştir. Babası Seyyid Abdüllatîf’dir. Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ın dergâhına girerek talebeliğe başlamış, on beş sene bu zâtın sohbetiyle şereflendikten sonra, Hak dostları arasında yüksek derecelere kavuşarak icâzetini almıştır. Hocasının vefâtından sonra yerine geçip talebe yetiştirmiş ve insanları irşâd ile meşgûl olmuştur. Abdullah Dehlevî M.1824 târihinde bir kuşluk vakti Delhi’de vefât etmiştir.

M.1778 yılında, o zamanlar Türk toprağı olan Musul vilâyetinin Şehrizâr kasabasında dünyâya gelmiştir. Nesebi Hazret-i Osman’a ulaşır. Abdullah Dehlevî’nin mümtâz halîfelerindendir. Şam’da Sâlihiye tekkesinde irşâd ile meşgul iken 50 yaşında M.1826 yılında vefât etmiş ve tekkeye defnedilmiştir.

Peygamber Efendimiz’in neslinden olup, Seyyid Abdülkadir-i Geylânî ’nin on birinci torunudur. Seyyid Abdülkadir Geylânî’nin ma‘nevî emri ve izni üzerine Mevlânâ Hâlid’in dergâhına dâhil olmuştur. Mevlânâ Hâlid, O’nu ileride zamânın en büyük âlim ve velîsi olacak tarzda ihtimam ve ciddiyetle terbiye etmiş, insanları irşâd ile görevlendirmiştir. Seyyid Tâhâ, Muhammed Küfrevî’nin mürşididir. M.1853 senesinde Şemdinli yakınlarında Nehrî’de vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Hakkari’nin Şemdinli ilcesine bağlı Bağlar köyündedir.

  • Muhammed (s.a.v.) 571 yılında Mekke’de doğdu.
  • Doğmadan önce babası Abdullah’ı; 6 yaşındayken annesi Âmine’yi kaybetti.
  • Sonra dedesi Abdulmuttalib’in himayesine girdi. Dedesinin vefatından sonra amcası Ebû Talib’in yanında yetişti.
  • Küçük yaşlardan itibaren ticarete atıldı.
  • Mekke’de yaşayan ve puta tapan insanlara karşı çıktı.
  • Peygamber olmadan önce insanlar arasında güzel ahlakı, dürüstlüğü, adâleti ile tanınarak “el-Emîn: En emniyetli kişi” sıfatını aldı.
  • 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlendi. Hz. Hatice’den Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma adında 6 çocuğu oldu. Kasım ve Abdullah küçük yaştayken vefat etti.
  • Ara sıra yanına azığını alarak Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda inzivaya çekilirdi. 610 senesinde Ramazan ayının 17. günü (İbn-i Sa’d, I, 194.) diğer rivayete göre 27. günü (Kurtubî, XVI, 124) Hira Mağrası’da vahiy meleği Cebrail (a.s.) geldi ve ona ilk vahiy “oku” emrini verdi. Böylece Hz. Muhammed‘e (s.a.v.) 40 yaşında peygamberlik verilmiş oldu.
  • Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, tebliğe en yakınlarından başladı. O’na ilk eşi Hz. Hatice sonra kızları iman etti. Ardından Hz. Ali daha sonra Zeyd bin Harise ve Hz. Ebubekir iman etti.
  • İnsanlar arasındaki eşitsizliği gideren, adaleti gözeten İslam dini daha çok fakir insanlar ve köleler arasında kabul gördü. Müslümanların sayısını günden güne arttı.
  • İlk Müslümanlar Mekkeli putperestlerin hakâret, alay, eziyet, işkence ve boykot gibi kötü tavır ve davranışlarına mâruz kaldı.
  • Müslümanlar Mekke’de oturamayacak hâle geldikleri zaman Allah’ın izniyle Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ve ashabı 622 senesinde Mekke’den Medine’ye hicret etti. Hz. Ebubekir, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in yol arkadaşı oldu.
  • Medineli Müslümanlar (Ensar) Mekkeli muhacirleri çok iyi karşıladılar. Ensar ile muhacirler kardeş ilan edildi. Böylece Medine İslam Devleti kuruldu. İslam Devleti’nin kurulmasıyla müşrikler Müslümanlara saldırmaya başladı.
  • 624 yılında müşriklerle yapılan ilk savaş olan Bedir Savaşı’nı Müslümanlar kazandı.
  • Mekkeli müşrikler Bedir Savaşı’nın intikamını almak için Medine üzerine yürüdüler. 625 yılında yapılan Uhud Savaşı’nda Peygamberimizin (s.a.v.) görevlendirdiği okçuların yerini terk etmesiyle Hz. Hamza ile birlikte 70 sahabe şehit oldu.
  • İki taraf birbirine üstünlük kuramadığı için Mekkeli müşrikler büyük bir güç toplayarak tekrar Medine üzerine yürüdüler. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bunu haber alınca Selman-ı Farisi’nin tavsiyesi ile Medine’nin etrafına hendekler kazdırdı. 627 yılında yapılan Hendek Savaşı’nda müşrikler kayıplar vererek çekildiler.
  • 628 yılında Müslümanlar hacca gitmeye karar verdiler. Bundan tedirgin olan Mekkeliler Müslümanlara izin vermek istemediler. 628 yılında imzalanan Hudeybiye Anlaşması ile Mekkeli müşrikler Müslümanların varlığını resmen tanıdı.
  • 628 yılında Müslümanlar Hayber’i fethetti. Hayber’in fethi ile Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçti.
  • Müslümanlar, Bizans ile ilk kez 629 yılında Mute’de savaştılar.
  • 630 yılında Mekke’nin fethi gerçekleşti. Mekke’nin fethinden sonra Arap yarımadası hızlı bir şekilde Müslümanların kontrolü altına girdi. Müslümanlar ve putperest Arap kabileleri arasında 630 yılında gerçekleşen Huneyn Savaşı’nı Müslümanlar kazandı.
  • Hz Muhammed’in (s.a.v.) son seferi ise 630 yılında Tebük’e oldu.
  • Muhammed (s.a.v.) son kez Müslümanlarla beraber 632 yılında hacca gitti ve buna Veda Haccı adı verildi. Peygamberimiz (s.a.v.), bu hacdaki Veda Hutbesi’nde 100 bin Müslümana hitap etti.
  • Muhammed (s.a.v.) 632 yılında Medine’de vefat etti.

Hulefâ-i Râşidîn’in ilkidir. Ümmü’l-Hayr lâkabıyla tanınmıştır. “Aşere-i Mübeşşere (cennetle müjdelenen on sahâbî)’nin ilkidir. Peygamber Efendimiz’in kayın pederi, Hazret-i Âişe vâlidemizin babasıdır. Hazret-i Ebû Bekir, Peygamber Efendimiz’den 2 yıl 3 ay küçüktür. M. 573 yılında dünyâya gelmiştir. 38 yaşında müslüman olmakla şereflenen Hazret-i Ebû Bekir Peygamber Efendimiz’in vefât ettiği gün halîfe seçilmiştir. Hilâfeti iki sene üç ay on gün sürmüş, 63 yaşında iken hicretin 13. senesi M. 634 7 Cemâziye’l-âhir Pazartesi günü hastalanmış ve onbeş gün sonra vefât etmiştir. Cenâze namazını Hazret-i Ömer kıldırmış ve Peygamber Efendimiz’in bulunduğu Hücre-i Se‘âdet’e defnedilmiştir.

Aslen İran’lı olup, Isfahan yakınında bir köyde dünyâya gelmiştir. Gençliğinde mecûsî iken, hiristiyan râhipleriyle tanışıp mecûsîliği terketmiş, hiristiyan olmuştur. Şam’da bir râhipten aldığı işârete binâen Medine’ye gitmiş ve Peygamberimiz’in hicretinden sonra müslüman olma şerefine nâil olmuştur. Hazret-i Ömer zamânına kadar Medine’den ayrılmamış, O’nun zamânında İran fethine katılmış ve bu fetihle Medâyin şehri alınınca, Hazret-i Ömer Selmân-ı Fârisî Hazretleri’ni bu şehre vâli tâyin etmiştir. Medâyin’de sâde bir hayat süren Selmân-ı Fârisî Hazretleri, Hazret-i Osman devrinde hastalanmış, hastalık neticesi hicretin 35. se-nesinde M. 655 de vefât etmiştir.

640 târihinde dünyâya gelmiştir. Hazret-i Ebû Bekir’in torunu olup Tâbiîn’in büyüklerindendir. Kasım b. Muhammed, Selmân-ı Fârisî’nin sohbetlerinde yetişmiş, İmâm-ı Câfer-i Sâdık da feyzini bu yüce zâttan almıştır. Mekke ile Medine arasında Kudeyd denilen yerde 725 senesinde vefât etmiştir.

Hazret-i Hüseyn’in torunu olan Muhammed Bâkır’ın oğludur. M.702’de Medine-i Münevvere’de dünyaya gelmiştir. Doğruluğuna alem olarak kendisine “Sâdık” lâkabı verilmiştir. İmâm-ı A ‘zam’da , Ca‘fer-i Sâdık’ın ders halkasına girenlerdendir. Ca‘fer-i Sâdık M. 765’de 65 yaşında Medîne’de vefât ederek babasının kabri yanına defnedilmiştir.

İsmi Tayfur b. Îsâ b. Âdem b. Sürûşân’dır. M. 777’de İran’ın Horasan eyâletinde bulunan Bistam kasabasında dünyâya gelmiştir. 30 yıl Şam ve etrafında dolaşarak riyâzetle meşgul olmuş, yüze yakın velî ile görüşmüştür. Tasavvufta üstâdı Ebû Ali es-Sindî’dir. İmam Ca‘fer-i Sâdık’ın mâ‘nevî nîmetlerinden de geniş ölçüde istifâde etmiştir. Hicretin 234. yılında Şa‘ban ayının 15. günü vefât etmiştir. Türbesi Bistâm’dadır.

Künyesi Ebu’l- Hasen olup, ismi Ali bin Câfer’dir. Bistâm’ın bir kasabası olan Harakan’da M. 963’de dünyâya gelmiştir. Tasavvufta intisâbı Sultânü’l-Ârifîn Bâyezîd-i Bistâmî’yedir. O’nun vefâtından çok sonra gelmiş olmasına rağmen, terbiyeleri Bâyezîd-i Bistâmî’nin rûhâniyetlerindendir. M.1034 yılında, vefât etmiştir.

Adı Ali, künyesi Ebu’l-Kasım’dır. Tasavvufî terbiyesini daha ziyâde Şeyh Hasan Harakanî’den alarak, bu zâttan icâzetle, halîfesi olarak göreve devam etmiştir. Silsilesi Seyyidü’t-tâife Cüneyd-i Bağdâdî’ye erişir. Ebu’l Kasım Gürgânî hicretin 450. yılında vefât etmiştir. Yetiştirdiği talebeleri içinde Ebû Ali Fâremedî en meşhûrlarından olup, icâzetli halîfelerindendir.

1048 târihinde Hemedan’da dünyâya gelmiştir. İsmi Yûsuf b. Ebû Ya‘kub Hemedânî olup, künyesi Ebû Ya‘kub’dur. İmâm-ı Âzam’ın neslindendir. 18 yaşında iken Bağdat’a giderek Mevlânâ Ebû İshak’tan fıkıh, hadis ve tefsir ilimlerini öğrenmiştir. Tarîkat hırkasını Ebû Ali Fâremedî’den giymiştir. Abdülkadir Geylânî’den de feyz almıştır. Bir müddet Bağdat’ta, daha sonra da İsfahan’da tahsîlini tamamlamış ve Ebû Ali Fâremedî’nin hizmetinde yüksek derecelere ulaşmıştır. Bağdat, Isfahan, Irak, Horasan, Semerkand ve Buhâra’da ulu pîrlerden feyz alıp, kendisi de vaaz ve nasîhatlerle halka hizmette bulunmuş olup M. 1140 târihinde vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Merv ‘dedir.

Yûsuf Hemadânî’nin halîfesi olup, Hâcegân silsilesinin başıdır. Kaynaklarda doğum târihine âit bir kayıt yoktur. Buhâra’ya altı kilometre mesâfede bulunan Gucdevan köyünde dünyâya gelmiştir. Yirmi yaşında iken Hâce Yûsuf Hemedânî’ye intisâb etmiş olup, sebeb-i necâtı Hızır aleyhisselamdır. Yûsuf Hemedânî’nin sohbet ve dersleriyle kemâle ermiştir. M. 1182 veya 1192 yılında Gucdevan’da vefât etmiştir.

Hâce Abdülhâlık Gucdevânî’nin en büyük halîfesidir. 1067 târihinde Buhâra yakınlarındaki Rivger kasabasında dünyâya gelmiştir. Vefâtına kadar Abdülhâlık Gucdevânî’nin hizmetinden ayrılmamıştır. O’nun vefâtından sonra yerine geçip uzun yıllar irşâd ve talebe yetiştirmekle meşgûl olmuştur. Uzun ömürlü olan Ârif-i Rivgerevî M. 1315 târihinde Rivger kasabasında vefât etmiştir.

Hâce Ârif-İ Rivgerevî’nin mümtâz ashâbından ve halîfelerindendir. Buhâra’nın Fağne köyünde dünyâya gelmiştir. Yerine talebesi Ali-yi Râmitenî’yi tâyin ederek M.1315 veya 1317 yılında vefât etmiştir. Mâverâünnehir beldesinin Tûr-i Sînâ gibi mukaddes bir yer olmasına vesîle olan, orayı nurlandıran bu yüce zâtın kabr-i şerîfi Buhâra’dadır.

Buhâra’ya 15 km. mesâfede olan Râmiten kasabasında dünyâya gelmiştir. Lâkabı “Hâce Azîzân” dır. Vefât edeceğinde yerine küçük oğlu, Hâce Muhammed’i bırakarak M. 1328’de Harzem şehrinde vefât etmiştir.

Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Buhâra ve Râmiten arasında bulunan Semmas köyünde dünyâya gelmiştir. Vefâtına kadar irşâd vazîfesini deruhte etmiş ve Emir Gülâl, Bahâeddin Nakşibend gibi yüksek şahsiyetlerin yetişmesine vesîle olmuştur. M. 1354 târihinde vefât etmiş olup kabr-i şerîfi Semmâs’tadır. Kendisine ser-halka-i hâcegân (Hâcegân halkasının reisi) denilmiştir.

Hazret-i Hüseyin’in sulbündendir. Buhâra’nın Sûhârî kasabasında M.1284’de dünyâya gelmiştir. Hâce Bahâüddin’nin sohbet nisbeti, tarîkat yolunun âdâbı, telkin zikri bu zâttandır. Muhammed Bâbâ Semmâsî’nin vefâtından sonra yerine geçmiş ve irşâd vazifesini deruhte etmiştir. M. 1370 târihinde Sûhârî’de vefât etmiş olup, kabr-i şerîfi oradadır.

1318 târihinde, Buhâra’ya 5 km. kadar uzaklıkta bulunan Kasr-ı Ârifan’da dünyaya gelmiştir. Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsî, kendilerini oğulluğa kabul etmiştir. Yedi sene Emir Gülâl’ın sohbetinde bulunmuş, tarîkat âdâbını öğrenmiştir. Nakşibend Hazretleri Abdülhâlık Gucdevânî’nin rûhâniyetinden de sonsuz derecede istifâde etmiştir. Emir Gülâl’in vefâtından sonra baş halîfesi olarak irşâd vazîfesini yerine getirmiştir. M. 1389 târihinde Kasr-ı Ârifân’da Rebîü’l-evvel ayının üçünde Pazartesi günü vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi oradadır.

İsmi Muhammed b. Muhammed el-Buhârî’dir. Lâkabı Alâüddin’dir. Bahâüddîn Nakşibend’in vefâtı üzerine bütün mürîdân Alâeddin Hazretleri’ne biât etmişlerdir. Buhâra’da 10 yıl irşâd faaliyetinde bulunduktan sonra 28 Şubat 1400’de hastalanmış ve on sekiz gün sonra da vefât etmiştir.

Hâce Alâüddin Attar’ın ulu ashâbından fazîletli halîfelerinden ve seccâdesine oturanlardandır. İsmi Ya‘kub b. Osman b. Mahmud’dur. Zâhirî ilimde yetiştikten sonra tasavvuf ilminde de önce Bahâüddin Nakşibend, daha sonra da onun halîfesi Alâüddin Attar Hazretleri’nin sohbetinde yetişmiştir. O’nun en başta gelen talebesi ve halîfesi Ubeydullah-ı Ahrâr’dir. M.1447 târihinde vefât etmiş olan Ya‘kub-i Çerhî’nin kabr-i şerîfi Halfeto köyündedir.

1403 senesinde Taşkent’te dünyâya gelmiştir. Tasavvuf ilmindeki hocası Ya‘kub-i Çerhî Hazretleri olup, O’nun sohbetiyle kemâle ermiştir. Hz. Îsâ’nın rûhâniyetinden de istifâde etmiştir. Ya‘kub-i Çerhî Hazretleri’nin vefâtından sonra ye-rine geçmiş ve talebe yetiştirip halkı irşâd ile meşgul olmuştur. M. 1493 târihinde Rebiü’l-evvel ayının sonunda cumartesi günü Semerkand’ın Kemânkerân köyünde vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Semerkand’dadır.

Türkistan’da yetişen büyük velîlerdendir. İsmi Muhammed b. Burhâneddîn’dir. Ömrünü İslâm dîninin emir ve yasaklarını öğrenmek ve öğretmek, insanların dünya ve âhirette se‘âdete kavuşmaları için sarfetmiş olan Muhammed Zâhid M. 1529 yılında vefât etmiştir. Kabr-işerîfi Semerkand’a bağlı Hisar’ın Vahş, köyündedir.

Kâdî Muhammed Zâhid ’in halîfesidir. Hızır aleyhisselâm’ın işâreti üzerine Muhammed Zâhid’e intisâb etmiştir. İcâzet aldıktan sonra Semerkand’da insanları irşâd ile meşgul olmuştur. Talebelerini yetiştirme ve olgunlaştırmada hârikulâde bir meleke ve kutsal kudrete sâhip olan Dervîş Muhammed M.1562 târihinde vefât etmiştir. Kabri Bister’e bağlı Darferar isimli yerde olup, talebesi ve halîfesi oğlu Hâce Muhammed Emkinegî’dir.

1512 târihinde Buhâra’nın İmkene kasabasında dünyâya gelmiştir. Derviş Muhammed’in oğludur. Zâhirî ve bâtınî ilimleri babasından öğrenmiştir. Tasavvufta ilim sâhibi ve mütehassıs bir kimseydi. Vefâtına kadar hizmet ile meşgul olmuş, talebe yetiştirmiştir. Hâce Bâkîbillah’In baş halîfesidir. Hâcegî Hazretleri M. 1599 târihinde doksan yaşlarında iken İmkene’de vefât etmiştir.

1563 târihinde dünyâya gelmiştir. İmâm-ı Rabbânî’nin hocasıdır. Her hâli ile örnek insan olan Bâkîbillah Hazretleri 1603 târihinde Cemâziye’l-evvel ayının 26. pazartesi günü 40 yaşında vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Delhi’de Kutabrol denilen yerdedir.

Hindistan’da yetişen meşhûr İslâm âlimi olup ismi Ahmed bin Abdü’l-Ehad bin Zeyne’l-âbidin’dir. M. 1563 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde dünyâya geldi. Hazret-i Ömer’in sulbünden olduğu için “Fârûkî” nesebiyle anılmıştır. Tahsîlini 17 yaşında tamamlamıştır. İmâm-ı Rabbânî Nakşibendî tarîkatında, Hâce Muhammed Bâkibillah’ın halîfelerindendir. M. 1624’de Serhend’de 63 yaşında vefât etmiştir.

1599’da Hindistan’ın Serhend şehrine iki mil uzakta bulunan Mülk-i Hayder mevkiinde dünyâya gelmiştir. İmâm-ı Rabbânî’nin ortanca oğludur. Muhammed Ma‘sûm M. 1668 târihinde Serhend’de vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi, babası İmâm-ı Rabbânî’nin türbesinin birkaç metre kuzeyindedir.

Hindistan’ın büyük velîlerindendir. M.1639 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde dünyâya gelmiştir. İmâm-ı Rabbânî’nin torunudur. Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî’nin yetiştirdiği talebelerin en büyüğü ve kâmili olup 1684 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde vefât etmiştir. Kabr-işerîfi babası Muhammed Ma‘sûm’un türbesi yakınındadır.

Hindistan’ın Bedevân şehrinde dünyâya geldi. İmâm-ı Rabbânî’nin torunudur. Gramer, mantık, meânî hadis ve tefsir ilimlerinde söz sâhibidir. Seyyid Nûr Muhammed Hazretleri M. 1722 târihinde yerine Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ı bırakıp vefât etmiştir. Türbesi Hindistan’ın Delhi şehrinin güney tarafındadır.

1699 târihinde Ramazan ayının onbirinde cuma günü dünyâya gelmiştir. İsmi Şemseddin Habîbullah’dır. Seyyid Nûr Muhammed, Şemseddin Habîbullah’a “Sende Allahü Teâlâ ve Rasûlüne karşı muhabbet yüksek derecededir. Bizim yolumuz, senin teveccühlerinle yayılacak. Sana Şemseddin Habîbullah ismi verildi” buyurmuştur. Seyyid Nûr Muhammed’in sohbetine dört yıl devam eden ve netîcede icâzetini alarak vazîfesine başlayan Şemseddin Habîbullah M.1781’de evine giren üç Moğol askerinin saldırısı sonucu şehÎd edilmiştir.

Hindistan’da yetişen âlimlerin büyüklerindendir. M.1745’de Hindistan’ın Pencab şehrinin Bidâle kasabasında dünyâya gelmiştir. Babası Seyyid Abdüllatîf’dir. Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ın dergâhına girerek talebeliğe başlamış, on beş sene bu zâtın sohbetiyle şereflendikten sonra, Hak dostları arasında yüksek derecelere kavuşarak icâzetini almıştır. Hocasının vefâtından sonra yerine geçip talebe yetiştirmiş ve insanları irşâd ile meşgûl olmuştur. Abdullah Dehlevî M.1824 târihinde bir kuşluk vakti Delhi’de vefât etmiştir.

M.1778 yılında, o zamanlar Türk toprağı olan Musul vilâyetinin Şehrizâr kasabasında dünyâya gelmiştir. Nesebi Hazret-i Osman’a ulaşır. Abdullah Dehlevî’nin mümtâz halîfelerindendir. Şam’da Sâlihiye tekkesinde irşâd ile meşgul iken 50 yaşında M.1826 yılında vefât etmiş ve tekkeye defnedilmiştir.

Peygamber Efendimiz’in neslinden olup, Seyyid Abdülkadir-i Geylânî ’nin on birinci torunudur. Seyyid Abdülkadir Geylânî’nin ma‘nevî emri ve izni üzerine Mevlânâ Hâlid’in dergâhına dâhil olmuştur. Mevlânâ Hâlid, O’nu ileride zamânın en büyük âlim ve velîsi olacak tarzda ihtimam ve ciddiyetle terbiye etmiş, insanları irşâd ile görevlendirmiştir. Seyyid Tâhâ, Muhammed Küfrevî’nin mürşididir. M.1853 senesinde Şemdinli yakınlarında Nehrî’de vefât etmiştir. Kabr-i şerîfi Hakkari’nin Şemdinli ilcesine bağlı Bağlar köyündedir.

Bilgi edinmek için tıklayınız.

Bilgi edinmek için tıklayınız.

Bilgi edinmek için tıklayınız.

Bilgi edinmek için tıklayınız.

Bilgi edinmek için tıklayınız.

Bilgi edinmek için tıklayınız.

Bilgi edinmek için tıklayınız.