Şeyh Kasım Küfrevi
Şeyh Abdülbaki Efendi’nin oğlu olan Kasım Küfrevi (k.s), 1 Mart 1336 (1920)’da Bitlis’in İnönü mahallesinde (Kürüm mahallesi) doğdu. 1926 yılında babaları Şeyh Abdülbaki Küfrevi (k.s)’nin Şeyh Sait İsyanı bahane edilerek İstanbul’da zorunlu iskâna tabi tutulması nedeniyle ailesiyle beraber İstanbul Eyüp Sultan’a taşındı.
Eğitimi
Küçük yaşta babasından fıkıh, tefsir, hadis ve kelam dersleri aldı. Beş-altı yaşlarında hafızlığını bitiren Kasım Bey, bir yandan mektepte okurken diğer yandan yukarıdaki ilimleri tahsil ediyordu.
İlköğrenimini Eyüp’teki Merkez Efendi İlkokulu’nda, ortaokulu Fatih Gelenbevi Ortaokulunda, liseyi de İstanbul Erkek Lisesinde okudu.
1939 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girmiş, Fakülteden pekiyi derecede diploma almıştır. 28 Şubat 1945’te bu fakültede Eski Türk Dili ve Edebiyatı kürsüsünde asistan olarak vazifeye başladı. Doktorasını aynı Fakültede yaptı. Türk İslam Mistizmi üzerinde ihtisas sınavını vererek 1946-47 yılında “Doktor” unvanı kazandı. Milli Eğitim Bakanlığınca yayınlanmakta olan “İslam Ansiklopedisi”nde redaksiyon ve telif kurulunda çalıştı. Ansiklopedi de yüze yakın maddeyi kaleme aldı.
Ayrıca Meydan Larousse’nin hem orijinal edisyonuna ve hem de Türkçe edisyonuna editörlük yapmış, “Allah, Muhammed ve İslamiyet” bölümlerini yazmıştır.
Küfrevi adından uzaklaştırmak, bu ismi unutturmak için o dönem hükümetinin hep çabası olmuştur. İlk sürgünde soyadı KÜFRALI yapılmış, 1951 de mahkeme kararıyla yeniden KÜFREVİ olmuştur. Sonra KÜFRELİ soyadı verilmiş, son olarak bugünkü soyadı olan KÜFREVİ ismine dönüşmüştür.
Ailenin nüfus kütüğü de ilk sürgünde İstanbul Eminönü Fatih’e devredilmiş, konulan bir şerhle kaydın Bitlis’e devrine asla izin verilmemiştir. Nüfus kütüğü hep İstanbul’a kayıtlı kalmıştır.
Siyasi Hayatı
Doçentlik tezini vereceği sırada dönemin siyasi liderlerinin ısrarları üzerine Üniversite’deki görevini bırakarak politikaya atıldı. 9, 10 ve 11 dönem Ağrı Milletvekilliği yaptı.
1960 darbesinden sonra diğer Demokrat Parti milletvekilleri gibi tutuklanarak Yassıada’ya götürüldü. Yargılamalardan aklanarak çıkan Kasım Bey, salıverilişinin ardından 1 Ekim 1962 tarihinde askere alınarak Ankara Polatlı Topçu okuluna gönderildi. Askerlik görevini bu okulda 1964 yılında tamamladı.
1964 yılından itibaren 13. (II) ve 14. (III) dönemler tekrar Ağrı Milletvekilliği yaptı. 14 Ekim 1973 seçimlerinde Ağrı Senatörlüğüne seçildi. 1977 yılında bu göreve tekrar seçilen Kasım Küfrevi Bey, 1980 ihtilali ile politik yaşamdan çekildi. Bu tarihten sonra aktif siyasi hayatına nokta koyarak ilmi ve edebi çalışmalarıyla meşgul oldu.
Kişiliği, İlmi ve Edebi Hayatı
Türkçeden başka İngilizce, Almanca, Fransızca, Farsça, Arapça, Urduca ve Kürtçe bilen Kasım Bey’in “Nakşibendilik”, “Gazzali”, “Hz. Peygambere Dil Uzatanlar” adlı eserleri vardır. Bu eserlerin dışında çok sayıda araştırma ve makaleleri bulunmaktadır.
Şeyh Kasım Küfrevi bütün ilm-i müdevvenede, hususan fıkıh, hadis, ilm-i kelam, belagat ve fesahatin zirvesinde bir insandı.
1956’da Camiül Ezher’e konuşmacı olarak Türkiye’den âlim ve edip istediler. Kasım Küfrevi ve Kasım Gülek gönderildi. Konferansta herkes konuşmuş, sıra Kasım Bey’e geliyor. Herkes onun Türkçe konuşacağını beklerken Arapça konuşmaya başlıyor. Ezherin bütün hocaları; “Vallahi bunun ana dili Türk değil, bu bir Arap’tır ve onun emsali bizim üniversitede yoktur” diyorlar.
Arapçayı bitirdikten sonra birkaç meseleyi de İngilizce olarak açıklayınca herkes hayrette kalıyor ve en son Farsların edebiyatından ve hikmetli sözlerinden bahsedip Farsça olarak konuşmayı bitirir ve kendisinin Türk olduğunu takdim eder, kürsüden iner.
Üniversite’deki bütün hoca ve talebeler ve yabancılar Kasım Küfrevi’nin sözlerini ayağa kalkarak alkışlar ve şöyle derler: “Vallahi asrın beliği, edibi ve en cesur bir insandır.”
Camiül Ezher’in Rektörü tarafından sahneye çağrılıyor, fahri bir profesörlük nişanesi kendisine veriliyor ve ayriyeten ilm-i hadis ve tefsirden yazılı bir diploma kendisine takdim ediliyor.
Onun ilm-ü irfanına hayran kalan memleketin en meşhur âlimlerinden Molla Sadreddin Yüksel, Molla Muhammed Sadık, Molla Ali ve diğerleri defalarca Kasım Beyi imtihan etmek veya bir şey sormak için ziyaretine gelmişlerdir. Sordukları sorulara verilen cevaplar karşısında öyle hayrette kalmışlar ki, dönüşlerinde kendi kendilerine şöyle diyorlardı: “Kardeşim, sorduğumuz sualler içinde bizden öyle sualler soruldu ki, bizim ne o sualler hatırımıza gelmişti, ne de biliyorduk. Hakikaten Kasım Küfrevi dibi olmayan bir bahr-ı ummandır.” diyor-lardı.
Kasım Küfrevi çok iyi bir mutasavvıftı. Tasavvuf ilmini babasından almıştı. Ayrıca babası ona icazet ve hilafet vermişti. Siyaseti bıraktıktan sonra müderrisliğe yönelmiş ve ilm-i Arabi okutmuştur.
Oldukça saygın bir kişi olan Kasım Küfrevi insanlara rehberlik etmiş, bir bilim insanı olarak görev yapmış, bir politikacı olarak ülkeye uzun yıllar hizmet etmiştir.
Vefatı
Kasım Küfrevi, 03.12.1992 tarihinde İstanbul Mecidiyeköy’de ebediyete intikal etti. Vasiyeti üzerine Eyüp Sultan Kabristanındaki Gümüşsuyu mezarlığında, annesinin mezarının yanına defnedilmiştir.
Annesinin mezarı yanında daha önce babası Abdülbaki Efendi yatıyordu. Onun naaşı Bitlis’teki türbeyi götürüldüğünde, eski yeri boş kalmıştı.
“Eyüp Sultan Kabristanında babam Şeyh Abdülbaki’nin mezarını açın. O mezar 1944’den beri beni bekliyor. Beni oraya defnedin.” diye vasiyette bulunmuştu. O tarihte ondan başka da kimse o mezarın boş olduğunu bilmiyordu.
“Kurban, Seni Bitlis’e götürelim. Millet hep seni bekliyor. Mukaddes makamında seni defnedelim” diye millet ısrar ediyorsa da, Şeyh Kasım Küfrevi bunu kabul etmiyor. O boş mezarın yanında benim annemin mezarı vardır. “O çok hasretle beni bekliyor. Ben de hürmetle onun yanına gideceğim. Onun yalnızlığını gidermeye çalışacağım” diye ısrar ediyor.