Şeyh Cesim Küfrevi
1925 te Bitlis te doğdu. İki yaşında iken şeyhliğin ilgası, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına paralel olarak mecburi iskân kanunu uyarınca, ailesine getirilen sürgün kararı ile İstanbul a gelmiş, ilk ve orta tahsilini İstanbul da yapmış, gençlik dönemini İstanbul da geçirmiştir.
Dedesi Şeyh Abdülbaki Efendi (k.s) ve babası Şeyh Nesim Efen-di’nin (k.s) rahle-i tedrisatından geçmiş olup daha sonra İstanbul ve Anadolu’nun muhtelif âlimlerinden özel eğitimlerle, İslam Hukuku, İslam Felsefesi, Fıkıh, Tefsir ve Hadis eğitimi almış, muhtelif çilehane ve hücrelerde ilmi Arabi ve ilmi aliye okumuştur.
Şeyh Nesim Efendini vefatı üzerine 1951 de makamın başına geçti. Zaten dedesi ve babası döneminde de makama gelen müritlerle, ziyaretçilerle kendisi ilgileniyordu. Amcası şeyh Kasım Efendi daha çok eğitim ve siyasi faaliyetlerle meşgul olduğundan irşad faaliyetleriyle kendisi ilgilendi.
Çok ileri görüşlü idi. Dünyayı gezip takip eder, görgüsünü arttırır, modern ve yenilikleri yaşamaya gayret ederdi. Küfrevi müritlerinin de daha ileri şartlarda yaşam sürmeleri, yenilik ve gelişmelerden yararlanmalarına gayret eder, onlara temizlik, aile, eğitim, sağlık görgü konularında bilgi, tavsiye ve temennilerini iletirdi.
Çocuklarını yabancı okullarda okuttu. Dini bilgilerinin ardından farklı bilgileri de edinmelerini istedi. Çalışmak için Avrupa ülkelerine dağılan müridanın ve onların nesillerinin yozlaşmasını önlemek adına dış ülkelere irşad ziyaretlerine önem verirdi. Kış dönemlerini İstanbul da Üsküdar’da geçirir, ziyaretçilerini burada kabul ederdi.
Şeyh Cesim Efendi, sert ve heybetli bir mizaca sahipti
Ailesinin mecburi iskân nedeniyle bulunduğu sürgün hayatından sonra, devletçe Bitlis’e dönmemeleri için yapılan büyük mal ve gayrimenkul takas tekliflerini reddederek 1944 de Bitlis’e Makama dönmüştür.
Çocukları çok severdi. Ceplerinde daima çocuklara dağıtacak şeker ve çikolata bulunurdu. Üç kız ve üç erkek babası idi ama binlerce insanın manevi babasıydı. Yüzlerce aileye bakar, binlerce öğrenci okuturdu. Sık sık köyleri ziyaret eder, örnek evler, camiler ve okullar inşa ettirirdi.
Cesim Efendi’nin hanımı Naciye Hanım 21 Mayıs 1992 de vefat etti. Kendileri bu kutlu Makama ve müridana en çok hizmet etmiş gelinlerden olmuştur. Çok büyük hizmetleri oldu. Dönemin yasakları nedeniyle Bitlis yerine İstanbul Karaca Ahmet mezarlığına defnedilmiştir.
Cesim Efendi ve muhterem eşleri Naciye Hanımdan; Mustafa Kâmil, Ömer Besim ve Zülküf isminde üç erkek evladı, Semiha, Seniye ve Asuman isimlerinde üç de kız evlatları olmuştur.
Şeyh Cesim Efendi hanımının cenazesi ve duası sırasında hazır bulunan hoca duahan ve mevlüthanlara, altı ay sonrasına randevu vererek kendi cenazesinde duaya davet etmiştir. Evlatlarını da toplayarak evde ve annelerinin odasında hiçbir şeyi değiştirmemelerini istemiş ve kendisi de altı ay sonra vefat edeceğini söylemiştir.
21 Kasım günü cami arkadaşlarından, çarşı esnafından ve komşularından helallik isteyerek evine çekilmiş, evlatlarını eve çağırmış ve aynı akşam, yani dediği gibi eşinden tam altı ay sonra şehadet ve dualarla vefat etmiştir.
Kendisin ve eşinin Bitlis’te Makam’a defnedilmesini vasiyet etmesine rağmen, dönemin yasakları ve terör olayları nedeniyle buna izin verilmediğinden İstanbul’da defnedilmiştir.
Bilahare, değişen şartlar değişen cumhurbaşkanlığı ve hükümetince hazırlanan kararnameye istinaden üç ay sonra Bitlis’e götürülerek Makam’a ebedi istirahatgâhına defnedilmiştir.